İş sağlığı ve güvenliği çalışmaları denince belki de akla ilk gelen şey olan risk değerlendirmesi ilk bakışta kolay gibi görünse de, işin içine girince -özellikle bu konuda çalışmaya yeni başlayan- uzmanların dahi zorlandığı ve kafalarının karışmasına sebep olan bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Peki nedir bu İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği‘yle beraber 19 yönetmelikte ve işyerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerini iyileştirmeye yönelik tedbirler alınmasına ilişkin 12.06.1989 tarihli Avrupa Birliği Konsey Direktifi’nde de sıkça anılan risk değerlendirmesi?
4857 Sayılı İş Kanunu ile beraber yeni bir dönem başlamış olup, işyerlerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehtid eden durum ve davranışlara karşı reaktif tavır yerine proaktif bir tavır alınarak, olası tehlike ve risklere karşı önceden önlem almak suretiyle geri dönüşü olmayan maddi ve manevi kayıpların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda risk değerlendirmesi, çalışma ortamı, şartları ya da çevrede var olan tehlikelerden kaynaklanan riskleri, sistematik bir yolla ortaya çıkarmak, yok etmek veya kabul edilebilir seviyeye indirmek için, nitel ve nicel yöntemler kullanılarak yapılan çalışmalardır.
Burada, güzel Türkçemizde sıklıkla birbiri yerine kullanılarak karıştırılan iki farklı kavramla karşılaşıyoruz; Tehlike ve Risk.
İş sağlığı ve güvenliği bakış açısıyla;
Tehlike, çalışma çevresinin fiziki kusurları ve insanların hatalı davranışları gibi, çalışma ortam ve koşullarında var olan, ya da dışarıdan gelebilecek kapsamı belirlenmemiş olan durumların kişilere, işyerine ve çevreye zarar ya da hasar verme potansiyelini ifade eder.
Risk ise, belirli bir tehlikeli olayın meydana gelme olasılığı ile bu olayın sonuçlarının ortaya çıkardığı zarar veya hasarın şiddetinin bileşkesidir.
Formulize edecek olursak; Risk = Olasılık x Şiddet
Bu formülün verdiği sonucun değerlendirilmesi ile bir riskin kabul edilebilir (kuruluşun, yasal yükümlülük ve kendi iş sağlığı ve güvenliği politikası göz önüne alındığında tahammül edilebilir seviyeye indirilmiş risk) olup olmadığı ya da hangi zaman peryodunda ne ölçüde önlem alınması gerektiği belirlenir. Ortaya çıkacak bir olayın ne şiddette zarar vereceği aşağı yukarı tahmin edilebilir. (Yüksekten düşmede ölüm ya da ciddi yaralanma, vb.) Her ne kadar -ileride daha detaylı bahsedeceğimiz- risk matrisleri ve benzeri çeşitli pratik yöntemler olsa da, çoğunlukla bu konuda çalışanların en çok zorlandıkları da bir olayın ortaya çıkma olasılığının rakamsal olarak ifade edilmesidir.
Olasılıklarla çalışmak zor ve yanılma payı yüksek bir durumdur. Oysa iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında farklı tipte çalışmalar için güvenli çalışma şartlarının gerekleri ve alınması icap eden önlemler oldukça detaylı olarak ele alınmıştır. Sadece mevzuatın gerekleri yerine getirilse dahi tehlikelerin önlenmesi konusunda tatmin edici sonuçlar elde edilebilir.
Bu konuda özellikle iş sağlığı ve güvenliği alanında çalışanlara önemli bir görev düşmektedir. Başta çalışanlar ve işverenler olmak üzere tüm toplumda risk algısını geliştirmek ve iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşması için yaşamın her alanında insanların dikkatini bu önemli konuya çekmek atılması gereken ilk adım olabilir.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
[1] Riskmed İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Notları
[2] 5 Adımda Risk Değerlendirmesi, ÇSGB Genel Yayın No:140, Ankara, Mayıs 2007
[3] Five Steps to Risk Assessment, Health nad Safety Executive, INDG163(rev3), revised 06/11
Kaynak:http://www.is-sagligi-ve-guvenligi.com